1 Aralık 2014 Pazartesi

11. Hafta: Trabzonspor 4 - 1 Gençlerbirliği (01.12.2014 - Pazartesi)


Maç başlamasına yakın sandalyeme oturduğumda Gençlerbirliği'nin kazanacağını düşünüyordum. Maç 2-0 olduğunda bile ümidimi kaybetmemiştim. 40. dakikada maç 3-0 olduğunda uykudan tamamen uyanmış oldum.

Genel basında adımızın geçtiği hayallerde bile yok ama yerel ve sosyal basında doğru dürüst bilgi veya duyuru olmaması beni üzmüyor değil. Stancu'nun sakat olduğunu maçta öğrendim. Özgür'ün sakatlığı konusunda aylardır tek kelime bile duymadım. Kadroyu gördüğümde içimden yine "oha" diye bir tepki verdim. Sakat ve cezalıları göz önüne alırsak çıkan kadronun altına imzamı atabilirim. Hele İrfan Buz'un Petroviç'i maç boyunca hiç kullanmamasını çok beğendim. İrfan Buz, hatalarından ders çıkarma özelliğini Petroviç'i yoklukta kullanmamasıyla kanıtlamış oldu. Bkz. Geçen haftaki Karabük maçı.

Stancu'nun yokluğunda bile Berat'ın kadroda olmaması beni "Acaba sakat mı?" gibi bir soruya yöneltti. Geleceğin Gekas'ı olarak gördüğüm futbolcunun yok sayılması beni biraz rahatsız etti. En uçta Mervan oynadı. GAİS takımında en uçta oynadığı maçları görmüştüm ve bu mevkiye yatkınlığı var.

Yediğimiz ilk golde Tosic'in hatasını ve bunu Cardozo'nun ustaca değerlendirdiğini izledik. Bu golden sonra oyunda dengeyi kurar gibi olduk. Gosso'nun rakibin hatasını değerlendirdiği pozisyonda Mervan topu Koçer'in önüne güzelce bıraktı. Kaleci Fatih, Koçer'in önünü çok iyi kapattı ama net bir gol pozisyonuydu. Çalım atıp topu boş kaleye yuvarlayabilirdi.

Ersun Yanal kendine has oyun planını Trabzonspora çok çabuk aşılamış ve herhangi bir planı bile olmayan onlarca teknik direktör'ün olduğu ülkemizde bana göre bugüne kadar heykeli dikilecek bir özellik ortaya koydu. Önde 5, 6 adamın pres yaptığı, futbolcuların her dakika iştahla oynadığı, çok seri, hızlı koşulara dayalı futbol kaliteli futbolcular da olduğunda en azından benim seyir zevki ihtiyacımı doyuma ulaştırmış oluyor. Rakibe bol ve net gol fırsatları vermesi özelliğiyle heyecan yaratan bir stratejiyi sahada izlemiş oluyoruz. Tabi bunda en büyük pay dinamizm. Ersun Yanal'ın kendi fikirlerini futbolcularına hemen benimsetmesi de bıkkınlık veren çeşitli söylemlerin bahane olduğunu göstermiş oldu. Demek ki "sihirli değnek" diye bişey varmış. "Uyum süreci", "zamana ihtiyaç var" gibi sözler bazıları için geçerli değilmiş.

Bugün, golleri ve pozisyonları tek tek betimlemeye kalkmaya açıkçası üşeniyorum. Kesinlikle arşivlenmesi gereken golleri ballandıra ballandıra anlatmak gerekirdi. Cardozo'nun kürek gibi ayaklarını raket gibi kullanması ve hat trick'i sürekli göz önüne getirilmesi gereken çok estetik görüntülerdi. Özer'in hızlı gelen topa hafifçe yön vermesi kolay bir iş değildi. Bunlarla birlikte Mervan'ın direkten dönen topu Cardozoya karşılık gelebilecek türden güzel bir kesme ve aşırtma vuruştu. Attığımız tek golde İrfan'ın milimetrik pasını Mervan temiz bir vuruşla asiste dönüştürdü. Pas o kadar düzgündü ki o golü kaçırmak İrfan'a küfür etmekten daha kötü bir iş olurdu. Golden sonra Mervan İrfan'a sarılıp öperek ona hediyesinin karşılığını vermiş oldu.

4-0'ken ve maçın son dakikalarında bile Gençlerbirliği'nin maça asılmasını çok beğendim. Gosso, Mervan başta olmak üzere tüm futbolcular gayretliydi. Güzel bir maç oldu. Maç 7-0 bitse bile üzülmezdim. Trabzon güzel oyun ve iyi futbolcularıyla bariz bir üstünlük kurdu. Herşeyden önce bizden 2 kat daha fazla koştular. Yusuf, Cardozo, Mehmet Ekici gibi nitelikli futbolcularıyla farklı galibiyeti hak ettiler. Bugüne kadar Gençlerbirliğine karşı en iyi oynayan bir rakibi gördüğümü söyleyebilirim. Bugünle birlikte Trabzonspor'un adil olmayan bu ligte bile şampiyon olacağını düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder