22 Aralık 2014 Pazartesi

14. Hafta: Gençlerbirliği 5 - 0 Konyaspor (20.12.2014 - Cumartesi)


Sadece sonuca bakmayın. Sonuçtan çok daha öte bir maçtı. Sahadaki 11'deki 5 yabancı hariç tüm futbolcular Gençlerbirliği altyapısından yetişti. Sonradan oyuna giren Artunla, Berat'ı da eklersek 7 futbolcu olur. Maçın yıldızı 19 yaşındaki İrfan geçen sene 3. ligte yani 4. seviye ligde oynadı. Bugünleri kim hayal edebilirdi? Ülkemiz topraklarındaki hayalgücü fakirliğini gözönüne alırsak bu gerçeğin yok sayılacağını biliyorum. Dünyada bunu kim hayal ederdi? Bunu soruyorum. Belki berbat bir insanlığın içine yeni giren bir yavru bunu düşünebilir.

Zafer sarhoşluğundaki ruh halimin korunması için herşeyimi verebilirim. Şöyle de düşündüm. Artık ölsem de olur. Daha ötesi yok. Sınırlarda gezen pek sağlıklı gözükmeyen böyle bir duygu durumunu bir daha yaşayabilir miyim bilmiyorum.

Bu maçın tüm ayrıntılarını hatırlayıp hemen kağıda dökmek gerekir. Çünkü bu yazı büyük ihtimalle arşivin en önemli parçası olacak. Böyle bir kadronun ortaya çıkmasında İrfan Buz'un dolaysız katkısı olmasını isterdim. Hakan, Hikmet ve Uğur'un yokluğu Ahmet Oğuz ve Halil İbrahim'in bugün sahada olmasında etkendi. Ne olursa olsun Petroviç'in bu kadar iyi oynayacağını tahmin etmediğimden İrfan Buz'un hakkını teslim etmek gerekir.  

Doğa sakatlanıp çıkana kadar Gosso'nun forvet arkası oynaması yadırganabilir ama onun kararlı ve dikine pasları ve içeriye koşma özelliğini hesaba katarsak yanlış bir tercih diyemem. Çok güçlü ve dengeli biri olmasına rağmen o bölgede oynamaya alışkın olmadığı için sırtı dönük almaya çalıştığı toplara Kokaloviç engel oldu. Mervan'ın kenarda olmasına çok şaşırdım. Çünkü takımın çok önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum.

Ön yargı ve nefretle yaklaştığım hakemlere olan duygularımın aynısını Doğa'da gördüm ve hislerime tercüman olduğu için sevindim. Rakip kaleye yakın bir pozisyonda Tomiç (o olması lazım) rakibi geçmeye çalışırken engellendi. Düdük çalınmadı. Hadi bu neyse. Akabindeki pozisyonda zannedersem Ömer Ali hiçbir temas olmadan yere düştü ve Hakem buna faul dedi. Doğa hakemin hemen önünde dikilerek uzunca bir süre suratına bakıp tekrar tekrar "Bize niye vermedin. Bunu verdin." gibi şeyler söyledi. Hakemin odun gibi durmaya devam etmesinden daha kötü birşey oldu. Doğa arkasını döndükten hemen sonra hakem sarı kartını çıkardı. Bu, kesinlikle kahpelik ve korkaklık dolu olan arkadan saldırmakla eş değerli bir davranıştı.

Maçın başlarında dengeli denilebilecek bir oyun vardı ama Konyaspor hem takım, hem bireysel olarak oldukça zayıftı. Rakibin Hleb, Uğur gibi emeklilik vakti çoktan geçmiş futbolcularla fazla dayanabilecek gücü yoktu. Takımın en etkili ismi Hasan Kabze, bir, iki kere sol kanadı kullanıp Ahmet Oğuz'a karşı bir üstünlük kurdu. Aynı bölgeden Ömer Ali de geldi ama o pek etkili olamadı. Konyaspor'un PTT günlerinden hafızamda kaldığı gibi Ömer Ali pas tercihlerinde çok kötüydü. O zamanlardan beri Recep Aydın'ın neden daha ön planda olmadığına şaşırıyorum.  

Ahmet Oğuz'un farklı pozisyonlarda Ömer Ali ve Hasan Kabzeyi sinsice ittirmesini hiç beğenmedim. Bir kaç pozisyon hatasını da farkettim. Onun dışında pek sırıtmadı, dengeli bir oyunu vardı ama açıkçası onu pek iyi bulmadım. İnşallah ilk süper lig maçı olmasının verdiği acemilik onu böyle göstermiştir. Yine de sağ  beki Hakan Aslantaş tekelinden kurtardığını söyleyebilirim.

Halil İbrahim bugün çok parlak bir oyun sergiledi. Doğru pozisyon alan, hızlı, topla gayet iyi yani komple bir futbolu vardı. Ataklara katıldı. İyi ortalar yaptı.

Attığımız gollerin aşağı yukarı hepsinde kalecinin hatası vardı.  Bu kadar çok ve güzel golü atmamıza yardımcı olan Belec'e de teşekkür etmek gerekir. Takımının tel tel dökülmesini seyreden milyonlar kazanan Aykut Kocaman'ın umrunda mıdır bu durum acaba? Neyse, bunları düşünmeyelim. Özellikle Guido oyuna girdikten sonra Gosso'nun esas mevkisine geçmesiyle tıkır tıkır pas yapan, rakibi hallaç pamuğu gibi atan İrfanlı, Halil İbolu 3. lig kökenli adına ve tarihine birebir uyan bir takım vardı.

Tomiç için sıradan falsolu topa sadece Stancu yükseldi ve çok rahat bir golle öne geçtik. Hemen sonra yine aynı yerden, aynı ortada top yine aynı yere ve Stancuya geldi ama bu sefer Stancu kötü vurdu.

İrfan'ın baskısında Hleb, Guidoya çok güzel bir pas verdi. Guido hediyeyi karşılıksız bırakmadı.

Tomiç her zamanki gibi isabetli ve yumuşak kornerinde Petroviç ön direğe gelişine plaseledi. Petroviçten bu vuruşu beklememiştim.

Tomiç çıktıktan sonra duran topların başına İrfan geçti. Maçtan sonra İrfan "Aslında kötü bir ortaydı. Ahmet kafayı vurdu. Allah işte..." dedi. Bana kötü bir orta gibi gelmedi ama İrfan için kötü olabilir tabi. Onun kadar zeki ve teknik biri gibi düşünebilir misiniz? Bu gol anlatılmaz. Oturun izleyin.

5. gol Artun'un ilk süper lig golüydü. Kontra atakta 3'e 2 yakaladık. İrfan Artun'un önüne bıraktı. Artun yerden vurdu. 5 - 0.

Hakem uzatmayı oynatmadı. Kahvede 3, 5 kişinin şaşkın bakışlarının yanında ilginç bir cümleye tanık oldum. "Hakem niye uzatmıyo ki, belki adam gol var oynadı." Bu kültürde Gençlerbirliğinin varlığı mucizedir. Kıymetini bilin.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder